sırra ermiş bir meczubun can vermesi uzamıştı. can çekişip duruyır, inliyor, sel gibi gözyaşları ile gönülleri dağlayara diyordu ki: -ey rabbim! beni sen dünyaya getirdin, madem ki götüreceksin neden getirdin ki? canım olmasaydı, can verme derdim olmaz, rahat olurdum. ne ben doğardım, ölürdüm; ne de sen beni dünyaya getirir, sonra da canımı alırdın. keşke gelip gitme zahmeti olmasaydı. bu gelip gitme olmasa, hiç de kötü olmazdı. Ölüme hazırlanmak farz ama benim bunu düşünecek gücüm yok.